Şekerli gıda ve içecek tüketme alışkanlığı bir bağımlılık olarak değerlendirilebilir mi? Hayatın vazgeçilmez tatlarından biri olan şeker ve şeker katılmış yiyecekler, vücudumuzda aslında tatları gibi güzel etkiler yaratıyorlar mı? Şeker kimlerine göre vazgeçilmez bir damak tadı olsa da kalp sağlığına etkileri her zaman tatlı sonuçlar doğurmuyor. Kardiyoloji Doç. Dr. Zeynep Tartan, fazla şeker tüketiminin kalp sağlığına olumsuz etkileri hakkında bilgi verdi.
Şeker tüketiminizi dengeleyin kalp sağlığınızı koruyun
Her şekerin vücuttaki işlenme ve dönüşüm biçimi farklıdır. Vücudun, gıda içindeki şekere cevabı birçok faktöre bağlı olarak değişkendir. Yiyeceğin içeriği (yağ, şeker, protein, lif, nişasta içeriği), hazırlanma biçimi, birlikte yenilen yiyeceklerin
kombinasyonu, yaş ve kişinin vücut kompozisyonu (yağ- kas oranı) değişkenliği sağlayan faktörlerdir. Örneğin; pişmiş nişastalı yiyeceklerden pirinç, patates, ekmek kan şekerini fazla yükseltirken; kabuklu pirinç veya pişmemiş nişastalı yiyeceklerin kan şekerini yükseltici etkisi yavaştır. Kan şekeri ani yükselmeyince daha az insülin salgılanmasına neden olur. Lif içeriği yüksek, tam tahıllı yiyecekler şekeri yavaş yükseltir. Dolayısıyla kraker veya şeker içeriği yüksek yiyecekler yerine; tahıl ve lif içeriği yüksek bisküviler daha iyi bir alternatif olabilir.
Aşırı şeker tüketimi diyabete neden olarak kalp sağlığınızı olumsuz etkiler
Birçok hazır gıda içinde “Yüksek fruktozlu mısır şurubu” ismine rastlanmaktadır. Gıda endüstrisinde çok kullanılan fruktozlu mısır şurubu, özellikle gazlı içeceklerin ve meyve sularının ve/veya konsantre meyve sularının içinde bulunmaktadır. İçecek üretiminde kullanılan yüksek fruktoz içerikli mısır şurubu aslında sanıldığı gibi saf fruktoz içermeyip, etkisi masa şekeri ile benzerdir. Fazla miktarda tüketilmesiyle, insülin direnci yaratarak obezite ve şeker hastalığının oluşumuna zemin hazırladığı bilinmektedir. Benzer şekilde tansiyonu artırıcı etkileri olduğu da bilinmektedir. Bu yiyecek ve içecekler aslında besleyici hiçbir değeri olmayan sadece boş kalorilerdir. Bu sebeple sağlıklı nesiller için özellikle çocukluk yaşta bu tür yiyecek tüketme alışkanlığını değiştirmek gerekir
Hazır kek, bisküvi ve krakerlere dikkat!
Şeker tüketimindeki artıştan sorumlu olan içeceklerin yanı sıra; çikolata, kek, bisküvi, kraker ve şeker gibi abur cuburlardan da uzak durulması gerekir. Özellikle yiyecek ve içeceklerde çok fazla kullanıldığı için fruktoza dikkat edilmelidir. Tatlandırıcı olarak cazip bir şekilde öne çıkmasındaki en önemli sebep; fruktozun şeker hastalığı olan kişilerde insülin salgısını uyarmadan kullanılabilir olmasıdır. Ayrıca fruktoz, sukroz ve glukoz maddeleri fazla alındığında (günlük toplam enerjinin %20’den fazlası bunlardan sağlanıyorsa) karaciğerde trigliserid denilen yağın daha fazla üretilmesine ve iyi huylu kolesterol olan HDL-K’ nın da miktarının azalmasına neden olmaktadır. Bunun sonucu olarak da kalp ve damar hastalığı riskinin artmasına yol açar.
Tatlandırıcılar sanıldığı gibi masum değil
Tatlandırıcılar, diyet yapanların en önemli kurtarıcısı gibi gözükmektedir. Aslında şeker yerine kullanılan tatlandırıcı çeşitlerinin birbirinden farklı özellikleri ve etkileri vardır. Sorbitol, mannitol gibi (şeker alkolleri) tatlandırıcılar şekersiz gıda üretiminde sıklıkla kullanılır. Kalorilerinin düşük olması diğer bir cazip özellikleridir; ama bu şekerler de vücuda alındıktan sonra karaciğerde fruktoza dönüşüp aynı etkileri yaparlar. Şeker tatlandırıcılı içeceklerin yemekle tüketilme miktarı iki kat artmıştır. Şekerli içecek tüketiminin artışı aslında kendisi ile birlikte alınan katı yiyecek tüketimini de artırarak kilo alımına sebep olmaktadır. Örnek olarak bir kutu kola 12 oz (330 ml)’ dan 18 oz (500 ml) ’a çıkarıldığında yiyecekten alınan enerji miktarı kadında %10, erkekte %26 daha fazla artmıştır. Her gün sadece 50 kkal fazladan alındığı var sayıldığı takdirde yıl sonunda toplam 2.5 kilo artış olmaktadır. Benzer şekilde yağdan fakir veya yağsız denilen “Fat-free” yiyeceklere de diyetlerde dikkat etmek gerekir. Bu tür gıdalar da karbonhidrat miktarı yüksek olduğu için sanılanın aksine kilo alımına neden olabilir.
Şeker yerine meyveyi tercih edin
Diyette tüketilen basit şekerlerden oluşan karbonhidrat miktarı arttığı zaman, kan yağlarından trigliseritlerde de belirgin artış olmaktadır. Trigliserit artışı iyi huylu kolesterol olarak bilinen HDL-K’yı düşürür. Ancak karbonhidrat ailesinden basit şekerler yerine, kompleks karbonhidratlardan zengin beslenmek (sebze, meyve ve tahıldan zengin) hem kan yağları hem tansiyon üzerinde olumlu etkiler doğurur. Günlük enerjinin %20 ‘den fazlasını sukroz, fruktoz ve glukozdan sağlanması trigliseritlerin artışına neden olur. Bu etki erkeklerde kadınlara oranla daha belirgindir. Yüksek şeker içerikli içeceklerin ve gıdaların tüketilmesi aynı zamanda kişiyi damar sertliğinin başlangıç aşamasına götürebilir. Diğer bir değişle kötü huylu kolesterolün (LDL-K) oksitlenmesine ve damar duvarına yerleşmesine sonuç olarak damarı tıkayan plakların gelişimine neden olur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder